
Tükenmiş Olabilir misiniz? Tükenmişlik Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?
Yıl 2013. Uzun süren fiziksel yorgunlukla birlikte, çaresizlik, ümitsizlik duyguları… Bahar yorgunluğu dedik, havalardan dedik ama bir de baktık ki bizimle aynıydı yaşadıkları Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem’inin. Nasıl olurdu? Yaşadığının bilimsel dayanağı da vardı ve bu stresten, depresyondan daha farklıydı. Tükenmişlik kavramı ilk olarak 1970’li yıllarda, insanlarla yüz yüze iletişime geçilen ve yoğun bir biçimde emek gerektiren sektörlerde karşımıza çıkan olguyu tanımlamak için kullanılmıştır. Ardından 1974 yılında ve 1982 yılında farklı bilim adamları tarafından tekrar tanımlandı. Peki günümüzde hepimizin sıklıkla duyduğu tükenmişlik sendromu aslında nedir?
İlgini çekebilir: Mevsimsel Depresyon Nedir? Mevsimsel Depresyonun Etkisini Azaltmak İçin 10 Öneri
Tükenmişlik sendromu nedir?
Tükenmişlik, bireylerin stresli oldukları durumlarda bedenin istemsiz olarak verdiği tepkilerin sonuncusudur. Birey, normal direnç seviyesinde yaşamına devam ederken yaşadığı olaylar, beklentilerin karşılanmaması, hayal edilen ile gerçekte yaşananlar arasındaki fark direncinin düşmesine neden olur. Bu “Alarm Evresi”dir. Bu noktada kişi kendini silkeler ve normal direnç seviyesinin de üstüne çıkarak “Direnme Evresi”ne geçer. Bu evre de bir süre devam ettikten sonra –ki bu da normal değildir- birden normal direnç seviyesinin de altına düşerek “Tükenme Evresi”ne geriler.
Sanayi Devrimi ile birlikte çalışma koşullarındaki değişikliklerden kaynaklanan bu olumsuz durum o dönemlerde kimsenin dikkatini çekmemiştir. Hizmet ağırlıklı sektörlerde görülmekle birlikte, bu alanda Tükenmişlik Sendromu’na daha yakın olan meslekler arasında Doktor, Hemşire, Hastabakıcı, Avukat, Akademisyen, Öğretmen, Müşteri Hizmetleri Temsilcisi, Polis ile Yönetici kademesinde çalışanlar bulunmaktadır.
Tükenmişlik Sendromu’nun stres, depresyon gibi benzer kavramlarla yakından ilişkisi olmakla birlikte Tükenmişlik Sendromu tüm bunları içeren ve eğer fark edilmez ve önlem alınmaz ise daha yıkıcı sonuçları olabilecek bir durumdur. İş hayatı ile özel hayatın dengesinin kurulamadığı, yanlış kararların alındığı ve dengesiz enerjilerin yaşandığı durumlar aslında tükenmişlik sendromunun habercisidir; kısaca rollerin belirsizliği. Bir sabah uyandığınızda “Ben tükendim.” diyebileceğiniz bir olgu değildir tükenmişlik. İşaretleri takip etmelisiniz.
İlgini çekebilir: Karar Yorgunluğu: Karar Vermenin Zihinsel Yükünü Nasıl Aşabiliriz?
Fizyolojik, Duygusal/Bilişsel ve Davranışsal Belirtiler
Fizyolojik: Yorgunluk/bitkinlik hissi, baş ağrısı, uyuşukluk, uyku bozuklukları ile başlar ve önlem alınmaz ise devam eden süreç içerisinde sürekli tekrarlayan soğuk algınlıkları, bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesi, hızlı kilo kaybı veya hızlı kilo alımı, mide/bağırsak hastalıkları, yüksek tansiyon, kas gerilmeleri, kalp çarpıntıları, kolesterol gibi durumlar.
Bilişsel: Ailevi problemler, depresyon, psikolojik rahatsızlıklar, huzursuzluk ve kaygı hissi, diğer bireylere karşı düşmanlık hissi, telaş, kaygı, kendini soyutlanmış hissetme, çaresizlik, ümitsizlik, suçluluk hissi. Kişinin işi bırakma eğiliminde olması, sürekli işe geç kalmalar veya sürekli rapor almalar.
Davranışsal: Aile içi çatışmalar, yalnız kalma arzusu, tepki verilmesi gereken durumda tepki vermeme veya tam tersi tepki verilmemesi gereken durumda tepki verme, işle ilgilenmek yerine başka şeylere yönlenme, iş kazalarında artış, öz saygı ve özgüvende azalma, ilaç, alkol ve tütün ürünlerine yönelimin artması, unutkanlık.
Eğer yukarıdaki belirtilerden birçoğuna “evet” dediyseniz, konu ile ilgili bir uzmandan çok geçmeden destek almanız gerektiğini fark etmişsinizdir. Dışımıza gösterdiğimiz özeni içimize de göstermeye hemen şimdi başlamaya ne dersiniz?

